SAFLAR “NORMALLEŞİYOR”…

Bugün yeryüzünde yaşadığımız savaşın ezenler ve ezilenler arasında gerçekleştiğini, hem ezenlerin safında hem de ezilenlerin safında Türk, Kürt, Arap, Fars, Ermeni vs. bütün ırklardan hem de müslüman, hristiyan, yahudi, budist vs. bütün inançlardan insanların bulunduğunu, sizdenmiş gibi görünen herkesin sizden olmayabileceğini, asıl ve en azılı düşmanlarınızın sizinle aynı etiketi taşıyan, aynı kıbleye yönelmiş gibi yapan ve hatta eğer müslümansanız alnı secdeden nasır tutmuş olan tipler olabileceğini bu sayfalarda 8 yıldır anlatmaya çalışıyoruz.
Ve yine 8 yıldır hak ve batıl arasındaki savaşın hak cephesindeki bayrağının İran İslam İnkılabının elinde olduğunu, ezilenlerin, zulümden kurtulmak istiyorlarsa İmamın önderliğinde İslam İnkılabının bayrağı altında toplanmaları ve direniş ekseni dediğimiz bu safta “kurşunla kenetlenmiş bir bina gibi saf tutmaları” gerektiğini beyan ediyoruz. Aynı şekilde batıl cephesinin de siyonizm öncülüğünde bir araya geldiğini, “siyonizme hizmet etmek için illa ki yahudi olmaya gerek olmadığını”, “ya Allah, bismillah” diyen nice siyonistin hem de siyonizme düşmanmış gibi aramızda dolaştığını ve hatta halklara hükmettiğini de sürekli olarak vurguluyor, nihai bir savaşın gerçekleşmesi halinde “bizden” zannettiğiniz bütün siyonistlerin asıl çehresinin gün yüzüne çıkacağını izah ediyoruz.
Ve bugün aslında bizim açımızdan gayet aşikar olan hakikat ortaya çıkmaya başlıyor ve basiret sahibi olan gözler için hiç de gizli olmayan siyonistler, asıl kimliklerini bir bir ifşa edip siyonist rejimle bütün ilişkilerini “normalleştireceklerini” açıklayıp, kendilerini bugün ki makamlarına getirenlere minnetlerini sunuyorlar artık.
Bunların tiplerine, kılıklarına baktığınızda belki de Arap, Türk, Kürt gibi görecek, hatta haşa “hadimül harameyn” sıfatını taşıdıklarını, kimilerinin ise “eyyy” diyerek defalarca siyonizme meydan(!) okuduklarını hatırlayıp şaşıracaksınız ama dediğimiz gibi bizler açısından zerrece şaşıracak bir durum olmadığı gibi, üzülecek bir durum da yoktur.
Aksine bugün gelinen nokta ümmet ve mazlumlar için en iyi ortamı hazırlamakta, yıllardır kendini gizleyen düşman ve onun taşıdığı tehlike artık gün yüzüne çıkmaktadır. Ümmet, “fasık dahi olsa itaat etmesi gerektiğini” zannettiklerinin fasıklığın da ötesine geçip siyonist olduklarını, kendi varlıklarını siyonizme peşkeş çekip Kudüs gibi kutsal beldelerini siyonizme terk ettiklerini, siyonizmin yegane düşmanı olan direniş cephesinin ve İran İslam Cumhuriyetinin etrafını siyonist askeri üslerle çevirmeye çalıştıklarını bizatihi müşahede edip uyanmaktadır.
Halklar ile idarecilerin farklı olduğu, halkların sahip olduğu inanca yukarıda bahsi geçen idarecilerin sahip olmadıkları, siyonistlere halkların düşman oldukları ama o halkları idare edenlerin siyonizmin ömrünü uzatmak için çırpındığı, en babayiğit(!) görünen siyonistsever idarecilerin siyonizmle askeri, ticari, siyasi ilişkilerini asla kesmedikleri gibi bu süreçte ne hikmetse siyonist üniversitelerde okumuş olanları siyonizme elçi atadıkları ortaya çıktıkça dünya gerçekten de normalleşmektedir.
Tam da bu noktada tuzak kurmaya çalışan siyonistler Allah’ın c.c. kurduğu tuzağa yakalanıp nifak silahını kaybettiklerini, direniş cephesiyle gerçek, tam ve net bir yüzleşmede bütün halkların kinin hedefi olup sadece gasp ettikleri toprakları değil, zorla hüküm sürdükleri bütün beldeleri ve o beldelerdeki uşaklarının saltanatlarını ve saraylarını da yitirdiklerini fark ettiklerinde, arkasına sığınacakları garkadları kendi elleriyle kesmiş olduklarını anlayacaklar ama o zaman siyonizm açısından iş işten geçmiş olacaktır.
Hamdolsun ki dünya gerçekten normalleşmekte, saflar netleşmektedir. Ve yine hamdolsun ki düşman yüzündeki maskeyi bütün ahmaklığıyla indirip direkt hedef olmayı tercih etmektedir. Bu normalleşme siyonizm ve zulmün çıkarına değil, mazlum ve mustazafların çıkarına olacak, bütün mazlumlar kendilerini gerçekten kimin savunduğunu, kimin kendilerine ihanet içinde olduğunu, kimin söz ve eylemin bir ve net olduğunu, kimin sözleriyle eylemlerinin örtüşmediğini daha net görecek ve dağılan sisten dolayı doğru safı seçebilecektir.
Biz de bütün kalbimizle bu normalleşmeyi destekliyor ve teşvik ediyoruz. Münafıklar, zalimlerle, siyonistlerle aynı yerde olmalı, mazlumlar, mustazaflar, müminler de muvahhid, mücahid ve şehidlerle ve bütün bunların memleketi İslam Cumhuriyetiyle birlik olmalıdır diyoruz. Ve bu gerçekleşirse yeryüzünde tüm kirlerden, zulümden, nifaktan, kötülükten arındırılmış bir cenneti bütün imanımızla vaad ediyoruz…
siyasetmektebi.com