HasbihalSon Yazılar

KARANLIĞIN MÜJDESİ…

Karanlığın Müjdesi...

Yeni bir güne başlamak için geçmek gerekir geceden. Ulaşmak için nura, terk edilmelidir karanlık. Ve her gece komşudur gündüze. En uzun gecenin de illaki vardır bir sabahı ve en uzun gecenin en karanlık demidir aydınlığın habercisi. Bazen saniyelere takılır insan ve geçip gitmek bilmez gam yüklü kervan. Bazen kaçar uyku huzur misali, hayaller aleminin en korkunç çağına açılır zihnin kapıları. Birbiri ardınca gelir hüzün, bıkkınlık ve sinmişlik. Ele geçirilen kalplerde taht kurar zillet ve sabah bir daha olmayacakmış gibi çöker umutsuzluk. Geçimini sağlar anlattığı korku masallarıyla tellallar kara gecelerde. Tıpkı yarasalar gibi karanlıkta avlanır gecenin gündüze düşman çocukları. Acı iniltiler yayılır korkaklık illetine müptela olmuş ruhlardan. Duydukları her sesten dehşete kapılır, gördüğü gölgeleri canavar sananlar. Gölgelerle devleşenler gölgelerde saklanırlar dev kalabilmek için ve saklayabilmek için cüceliklerini. Kendilerinden büyük yüreklere hükmetmek için, küçük olduklarını hissettirmek isterler o yüreklerin sahiplerine kendilerini. Her biri bir diğerini besleyen çaresizlik diyarının meyvelerini sunarlar kimi zaman kendi elleri ile kimi zaman kendi elleri olmaya gönüllü kölelerinin elleri ile. Ki aslanlar terketsin meydanı ve çakallar ile sırtlanlar sahiplensin arzı.

Plan üzerine plan kurarlar büyütülmüş veya genişletilmiş zulüm projeleri için. Yeryüzünün her yerinde saldırırlar insanlığa yeryüzü onlara aitmiş gibi. Ölmeden öldürürler dirileri boyun eğdirerek tehditlerine. “Bakın” derler “neler yapabiliyoruz görün ve korkun bizlerden” diye eklerler her eylemleri ile hitap ederlerken mazlumlara. “Susun” derler, “konuşmanız sarsıyor saltanatımızı, can veriyor cansızlara”, “kaçın” derler “kaçın direnişin izzet bahşeden sınırlarından kabullenmişliğin zillet dolu bahçesine”. “Eğer yapmayacaksanız bunları, bizim yaptıklarımızla oyalanın ki biz daha fazlasını yapabilelim” derler bütün arsızlıkları ile. Ne bakacağız onların bakmamızı istediklerine, ne de susacağız onlar susmamızı istedi diye. Ve ne de onların oyunlarına dalıp salacağız kendimizi. Biz göreceğiz hakikatin penceresinden bakarak ve konuşacağız dillerimizle hakikati anlatarak ve umursamayacağız onları hakikatin yolunda yürürken zafere doğru.

Tuzak sahiplerinin tuzaklarını başlarına geçirebilmek için tüm yeryüzünde, başımıza geçmiş olan İmamın arkasından yürüyerek ulaşacağız hedefimize. Zafer yüklü kervana katılarak kazanacağız dünya ve ahiret saadetini ki zalimler dünyayı kendilerinin ilan etseler de tüm dünya onu yaratanın yolunda gidenlerin emrine tahsis edilmiştir. Bize ait olanı bizden olmayanlara bırakmamak için direnişin destanını yazanları anlatacağız yeni nesle. Bombalarla verimsizleştirilmiş idrak topraklarına şehadeti ekeceğiz ki yeşersin hayat. Ölüm bir son olarak gelmeyecek bize. Biz yeniden başlamak için koşacağız ölüme. Ve “muzaffer olarak öldüğümüzde gelecek hayat” tıpkı “zelil olarak yaşadığımızda ölümün geldiği” gibi. Bu yüzden bu kervan ile ilerlerken ürüyen, hırlayan itlerle uğraşmayacağız. Onlar tıynetlerindekini yerine getirirken biz fıtratımızdakine ulaşmak için durmadan yol alacağız. Durursak kazanacak onlar. Durursak kaybedecek mazlumlar.

Sûni sınırları ellerindeki kalemler ile çizip bizi kendimizden olan mazlumlarla yabancılaştırmaya çalışanlara aldırış etmeden aşacağız bütün hudutları. Tüm yeryüzü bizim iken bize yakışmaz bir bölgeye hapsolmak. Bütün alemlerin üzerinde yaratıldığı nura aşık olmuşuz biz. Hangi zalim hapsedebilir çizdiği sınırlara bizi? Bütün alem mücadele meydanıdır ve tek bir savaş vardır hak ve batıl üzere. Bütün “insan”lar mazlumdur insanlıktan çıkmış olanların zulmüne muhatap oldukları için. Bütün mazlumlar kardeşimizdir zalimlere karşı mücadele ettikleri için. Biz zulme uğrayanın dinini sormayarak aşmışız sınırları zaten, milliyetinin memleketinin yoktur önemi. Bir bütün olarak savaşırız zulüm ve zillet ile bir bedenin azaları gibi. Aldanmayız en büyük düşmanı görmemizi engelleyen küçük darbelere. Korkmayız, korkmamız için kulağımıza fısıldanan tehditlere kulak asarak. “Yeryüzünde bulunan insanları çoğu bize karşı birleşseler” de “Allah bize yeter o ne güzel vekildir” (Al-i İmran 173) buyruğu bizim dilimizdeki tek zikir olur çıkar gün yüzüne.

Bu yüzden umursamayın bugünlerde bop’un önderlerinin yazıp oynadıkları tiyatroları. Duymayın onların küçük şeytanlarının fısıltılarını. Evlerinize hapsetmek için sizi, dünyalıklarınıza göz dikenlerin tehditlerine boyun eğmeyin ve sahiplenin tüm yeryüzündeki kardeşlerinizi. Oyalamanın üstadlarının sihirleri ile gözlerinizi boyamalarına izin vermeyin. Yaymayın onların yaymanızı istedikleri felaketleri ki yeşerebilsin huzur, umut ve güven kalplerde. Bunlar sadece bize düşman değiller bilin. Bunlar tüm insanlığın düşmanıdırlar. O halde bunların zulümde birleştiği gibi birleşin direnişin etrafında ve bunların sizinle topyekün mücadele ettikleri gibi siz de topyekün mücadele edin bunlarla her coğrafyada. Size geri çekilmeyi telkin edenlere hatırlatın Şubat soğuğunu ki bir kaç günlük dünyada ısınmak için yaktı niceleri imanlarını o soğuktan korunma adına. Her zaman söylenti gerçeğinden büyük ve beter olur. Vakâ, söylentinin etkisi ile hayat bulur. Diriltmemek gerekir zeminini hazırlayarak zilleti.

O halde dilimizdeki tek söz zafer olmalıdır. Tek hedef zafer, tek amaç zafer. Direnerek dirilmenin öğretmenlerinin talebesi olarak gücümüz yettiğince direnmek gerekir hayatımızın her alanında. Bizi direniş meydanından koparmak isteyenlerin ulaşmak istedikleri hedeflerini kursaklarında bırakarak, bütün dünyanın direnişin yurdu olduğunu haykırmak gerekir. Biz izzetin mektebinin öğrencileriyiz. Biz zulme başkaldırarak Allah’a (c.c.) baş eğebileceğimizi öğrenmişiz. Bir yahudi kadının ayağındaki halhal’ın zulm ile alındığını öğrendiğinde “bir müslüman bundan dolayı kederinden ölse kınanmaz” diyerek tüm mazlumlara umut olan İmam’ın (a.s.) yolundan gidenleriz. Biz öyle bir topraktan yaratılmışız ki umut ancak bizden yeşerir, zafer bizim bağrımızda büyür. Biz insanlığın ellerinden tutanlarız hiçbir karşılık beklemeden ve insanlık için düşmanlara karşı duranlarız ayrım gözetmeden. Bir yerde vurulursak diğer yerde diriliriz, bir şehirde ağlarsak diğerinde güleriz. Bir mevsimde yaprak dökerken diğerinde bahar oluruz, zemherinin eceli oluruz direncimizle. Biz, hayatı ellerinde tutanlarız, onu bize bahşedene iman ettiğimiz için. Bastığımız topraklar yeşerir, Hızır oluruz dolaşırken mazlumların arasında. Bize bakanın aydınlanır dünyası yansıttığımız için nurun nurunu başkalarına. Hüzün, zillet ve korku sevmez bizi tıpkı babaları gibi. Girdiğimiz yerden kaçarlar kınanmışlar olarak.

Çünkü 124 bin peygamber (a.s.), Resulullah (s.a.a.), İmamlar (a.s.), inkılap bizdendir. Çağın Alisi başımızdadır çağın Yezidlerine karşı. Hayat bizden yanadır, izzet bizden yana, sevinç bizden yanadır huzur bizden yana. Çünkü biz “hak”tan yanayız Hak bizden yana. Toprağımız sulanır şehitlerimiz kanıyla ve beslenir dinimizin ağacı o bereketli suyla. Bize gözdağı vermek isteyenlerin gözlerini oyarız her diyarda ve yaslandıkları dağları deleriz sabırla. Ki zaten dağ bizden yanadır, ova bizden yana. Gök bizden yanadır hava bizden yana. Rüzgarlar girer emrimize, ağaçlar asa olur gelir elimize. Kuşlar haber verir başka diyarlardan, karıncalar su taşır ateşe uzaklardan. Biz düşünce ateş gülistan olur zaten. Çünkü ateş bizden yanadır, gül bizden yana.

O halde susmak, korkmak, unutmak ve vazgeçmek yoktur mektebimizde. Sınır yoktur, ırk yoktur, dil yoktur. Bizden olmayan mazlum ve bizden olan zalim yoktur. Zillet yoktur, çaresizlik yoktur, eğilmek yoktur. Görmemek, bilmemek, tamah yoktur. Hakka isyan yoktur, gevşeklik yoktur, sabırsızlık, fevrilik yoktur. Mazluma şiddet, zalime hoşgörü yoktur. Çünkü İmam vardır bu mektebin başında. O varsa basiret, şecaat, hakikat, ihlas, iman, izzet, şeref var diye itaat vardır. Umut vardır, huzur vardır, sekinet vardır, sabır vardır.

Ve hayat, kendisini yaratanın sünnetinden dolayı hep bir döngü üzere hareket eder. Kış olur ki bahar gelsin, gece olur ki gündüz gelsin. Öyleyse bu gün yaşıyorsak geceyi az zaman sonra göreceğimiz içindir gündüzü. Şafak gecenin en son demindedir. Ve sabah namazı bitirir geceyi. Şimdi direniş cephesi okuyor ezanı. İmamın arkasında sabah namazı vakti…

siyasetmektebi.com

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 
Başa dön tuşu
Kapalı