HasbihalSon Yazılar

“IŞİD”TİK VE İSYAN ETTİK!..

Işid

(Bir Işid’linin Allah’a (c.c.) sitemi ve isyanı nasıl olabilir diye düşündük ve aşağıdaki yazı ortaya çıktı…)

Ey kendisine inananların Rabbi! Adem’den (a.s.) bu yana hakka karşı savaş veren cephenin, en vahşi eli kanlı çetesi olarak çıktığımız yolumuzda, zulme hizmet ederken karşımıza çıkan kim veya ne varsa yok etmeyi şiar edindik. Ne kan tuttu bizleri ne de gözyaşı eritti yüreklerimizdeki kini. Ekin tarlalarına girer gibi girdiğimiz memleketlerde, başak gibi boy vermiş gençlerin boğazlarını keserken hissettiğimiz hazzı kelimelerle anlatmak ne mümkün. Ne mümkün izah edebilmek ciğer yerken benliğimizi saran huşuyu. Bizler virane “usta”larıyız. Tahammülümüz yoktur mamur beldelere. Sırtımızı sıvazlayan dinimizin büyüklerinin bir işaretiyle harabeye çeviririz koskoca şehirleri. Mescidler dahi kurtulamaz elimizden. Sen “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.”(Tevbe 18) demişsin. Biz “Işid”tik ve isyan ettik…

Elimizden tutup bizleri büyüten, besleyen ve destekleyen zalimlere olan bağlılığımızdan dolayı koptuk Sen’in yolundan. Dünyevi çıkarlara satmışken ruhlarımızı, nasır tutsun diye kaldırmadık secdelerden başımızı ki işimizi daha iyi yapıp, Sen’in iman edenlerinden görünebilelim. Yeryüzü inlemeliydi bizim dilimizden dökülen tekbirlerle ve biz sahiplenmeliydik asıl sahiplerinden önce kelime-i tevhidi. Böylece takabileceğimiz bir maske ve kullanabileceğimiz bir rengimiz olacaktı, büyük şeytanın safında kandırırken safları. Din (!) için saldırmalıydık ki dine, dindar olanların kafası karışsın. Hak görünmeliydik ki, batılla hakkı birbiriyle uyumlu hale getirelim ve böylece karşımızda duracak yolunun yolcularının arasına nifak daha rahat girsin. Bölünen güçleri ile karşı çıkamasınlar sahiplerimize. O sahipler ki varlıkları varlığımızın garantisi. Ne olmuş Hristiyan veya yahudi iseler. Silahımız onlardan, manevi desteğimiz onlardan, yaralılarımızı tedavi eden onlar. Buna rağmen Sen “Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez.”(Maide 51) demişsin. Biz “Işid”tik ve isyan ettik…

Son peygamberin tüm müslümanları kardeş ilan etmiş. Kanlarını haram kılmış. Kelime-i tevhidi söyleyenin kurtuluşa ereceğini söylemiş. Oysa biz onlardan başka düşman bilmeyiz kendi yolumuza. Bizim gibi inanmadıkları için kanları da ırzları da helaldir bize. Bir Filistin dir tutturmuş giderler. Bize ne Filistin’den, bize ne işgal edilmiş onca İslam beldelerinden. O işgalcilerle işimiz yok bizim. Onlar dostumuzdur, onlara sıkılacak her kurşun önce bizim yüreğimizi deler geçer. Gözyaşları gözyaşımızdır, kanları kanımız. Bizim derdimiz onların düşmanları iledir. En büyük tehlikedir dinimize müslümanlar. Beyaz saraylarda yazılan amentümüzde yer yoktur müslümanlara İslam beldelerinde. Buralar onlara bırakılamayacak kadar değerlidir. Buralar büyük şeytanımızın hayallerindeki topraklardır. Sen bu dostlarımızı bırakıp müminleri kardeş edinmemizi “Müminler ancak kardeştirler.”(Hucurat 10) ayetiyle emretmişsin. Biz “Işid”tik ve isyan ettik…

Bizde Bedir ashabındanız, biz de Uhud’da bulunduk. Hatta Hendek bile bizim için kazıldı ne çabuk unuttular. Dedemiz Ebu Süfyan’dır, Hind’dir ninemiz. Bu yüzden ciğer yeriz, bu yüzden fitne bizim işimiz. En büyük önderimizin Kerbela’da aldığı intikamın devamıdır talebimiz. Bunca kin kusuşumuz, bunca kan döküşümüz Hüseynilerin çoğalmasından rahatsızlık duyduğumuz içindir. Atamız Yezid’e hakaretlere tahammülümüz yoktur artık. Dinimizin mucidi İbn-i Teymiyye ona emirül müminin dememiş miydi? Bu vefasızlardan hesap sormak hakkımız değil mi? Bizler yıllar boyu saklandık babalarımızın sulbünde. Ve bu çağda fırsat bulduk arz-ı endam etmek için. Artık intikam günü geldi bizim için. Yeni Kerbela’lar üretme vaktidir tüm yeryüzünde. Ta ki kısılsın sesi “Lebbeyke ya Hüseyin” diyenlerin. Sen yardım etmesen de yardım etmekte bizlere büyük şeytan efendimiz ve saygı değer siyonist önderlerimiz. Demişsin ki “Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah’tan hiç bir şey (yardım) yoktur.”(Al-i İmran 28) Sorun değil. Biz senin mü’minlerin değiliz ki. Bu yüzden “Işid”tik ve isyan ettik…

Düşünmediğimizi, düşünemediğimizi söylemekteler her daim. Kimi kuru akıl ehli demekte bizlere, kimi ham softa, kimi içi boş bir kütükle eş tutmakta bizleri, kimi akılsız bir piyon olarak görmekte. Yayınlanan resimlerimizdeki simalarımıza bakıp bizimle dalga geçmekteler “şeytan çarpmış” diye. Ne olmuş? Bizim yerimize düşünüp, bu zahmetten kurtarmışsa bizleri büyük şeytanımız bunda ne sıkıntı var? Bizim için bizden iyisini bilen birinin bizim yerimize ürettiği fikre uymuşsak ne olmuş? Peki nurdan uzak kaldığımız için kararan yüzlerimiz neden bu kadar şaşırtmakta diğerlerini? Atalarımızda böyle değiller miydi? Nur yüzlü müydü Ebu Leheb? Veya Ebu Cehil dünyalar güzeli miydi? Ya da Ebu Sufyan ay parçası mıydı sanki? Onlarda şeytana uymamışlar mıydı? Onlarda heva ve heveslerini din edinmemişler miydi? Onlarda Sen’in dininle savaşırken, zulme ve küfre sessiz kalmamışlar mıydı? Onlarda yok etmenin hazzına varmamışlar mıydı? Merhamet var mıydı onlarda? Ya şefkat? O halde neden bize bu kadar saldırmaktalar? Atalarımıza uyduğumuz için bu kınanma neden? Her ne kadar Sen “Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun.” dendiği vakit de: “Yok, atalarımızı neyin üzerinde bulduysak ona uyarız.” dediler. Ya ataları bir şeye akıl erdiremez ve doğruyu seçemez idiyseler de mi onlara uyacaklar?”(Bakara 170) buyurmuşsan da biz “Işid”tik ve isyan ettik…

Sokaklar mescidlerden, camilerden, türbelerden geçilmez olmuş. Bizim Kabe’ye tahammülümüz yokken, Mescid-ün Nebi’yi, Mescid-i Aksa’yı çıkarttılar karşımıza. Hele Kerbela, milyonların mekanı oluyor bu asırda. Neredeyse her şehirde bir peygamberinin mezarı bulunmakta. İnsanların ellerinde tesbih, dillerinde senin zikrin, namazlar aslına rücu etmekte yavaş yavaş. Adın ile sükun bulan kalplerin sahipleri, başkalarını da kurtarmakta cehennemin narından. Mezarlıklar bile Kur’an sesiyle inlemekte. Hem onlar duymaz ki burdakilerin sesini öyle değil mi? Bu çaba neden? Zorumuza gidiyor gün be gün artan meyil senin yoluna. Unutmuyorlar bir türlü yolunun hakikatlerini. Bir ara Kur’andan kurtardık derken, tekrar alıp açıp okumaya başladılar kaldırdıkları yerden. Kalmadı tahammülümüz artık bu sapkınlıklara. Ne türbe kalmalı, ne mescit, ne de mezarlık insanların toplanıp seni hatırladığı. Tesbihler ki her daim senin adını tekrarlatma da bu insanlara, unutturulmalı ve lal edilmeli dilleri zikir ehlinin. Seni hatırlatacak ne varsa bu dünyada yok edilmeli bizim elimizce, bize söylenen bu sahiplerimizce. Sen “İşte böyle; kim Allah’ın şiarlarını yüceltirse, şüphesiz bu, kalblerin takvasındandır.” (Hac 32) diye beyan etsen de biz “Işid”tik ve isyan ettik…

Ve biz bir var oluş ve yok oluş savaşına girdik süfyani liderlerimiz öncülüğünde bugün. Kökten yok etmek için Sen’in dinini, direniş cephesi adını verdikleri düşmanlarımıza karşı, dostlarımızın yardımıyla bir çok coğrafya da savaş başlattık. Tar-u mar eyledik her memleketi. Kadın, çocuk, yaşlı demeden kıydık binlerce cana. Uyuşturulmuş beyinlerimizle bağlayarak bombaları üzerimize daldık camilere, okullara, hastanelere. Ne müthiş bir kan deryası, ne muhteşem bir manzara. O çığlıklar ki Seninle aralarında mesafe olmadığını belirtmişsin, ninni oldu bizlere. Bizden değiller diye kestiğimiz kafalarla top oynadık ama bizden olan kimdi bilmiyorduk bile. Bazen düşüp birbirimize, sıktık kendi boğazımızı ki olur böyle kardeş kavgaları. Ve rahatlattık zannettik büyüklerimizi, büyük şeytanı, İsrail’i. Ama senin taraftarların olduğunu söyleyenler çıkmaya başladı karşımıza ve ne olduğuna anlam vermeden sürüldük girdiğimiz topraklardan. Biz onları öldürmek istedikçe onlar koştular üzerimize. Aldığımız uyuşturucular bile etkisini kaybetmeye başladı bunların karşısında. Döktüğümüz kanlar boğmaya başladı bizi ve bir bir gönderilmeye başlandık Sen’in vaad ettiğin hesap yurduna. Ne olacak sonumuz bilemiyoruz. Dinimiz için savaşıyoruz Sen’in dostlarına karşı. Halbu ki sen “Hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır (Hizbullahlardır).”(Maide 56) diyerek bizi uyarmıştın. Biz “Işid”tik ve isyan ettik… Ama iyi etmedik zannımca…

siyasetmektebi.com

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 
Başa dön tuşu
Kapalı