Ehl-i Beyt

Hangi Ulema?..

“…Allah’ın (c.c.) zalimin çatlayasıya doymasına ve mazlumun açlıktan kırılmasına mani olunması yolunda ulemadan aldığı ahit olmasaydı;hilafet devesinin yularını sırtına atar,ümmetin sonuncusunu ilkinin kasesiyle sular giderim. Anlamanız gerekir, bence şu dünyanız bir dişi keçinin aksırığından daha değersizdir…”

İmam Ali (a.s.) (Şıkşıkiye hutbesinden)

İmam Ali (a.s.) şıkşıkiye hutbesinin yukarıda alıntıladığımız bölümünde hilafeti neden kabullendiğini açıklarken, hilafetin ne için kullanılması gerektiğini de en temel özelliğini belirterek vurgulamıştır aslında.

“Biz de istiyorduk ki o yerde ezilmekte olanlara lûtfedelim, onları öncül imamlar yapalım, hem onları vârisler kılalım” (kasas 5) ayeti kerimesi ile Rabbimizin yeryüzüne varis kıldığı mazlumların haklarının, zalimlerine eliyle gaspedilmesine ve onların alın terleri ve gözyaşları üzerine kurulan saltanatların devam etmesine müsade etmeyen ve göz yummayan İslam dini, bu dinin önderleri sayılan ulemadan mazlumun hakkını zalimden almaları üzerine ahit almış ve onları bununla görevlendirmiştir.

Bu öyle bir ulemadır ki, dünya onların gözünde ebedi yaşama ve Allah (c.c.) rızasını kazanma sevincine göre “dişi bir keçinin aksırığından daha değersizdir”. Bu ulema “en büyük cihadın zalim sultanın yüzüne hakkı haykırmak” olduğunu bildiğinden, hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmez, can ve cananını bu yolda feda etmekten çekinmez. “Hayra çağıran ve iyiliği emredip kötülükten men eden” (al-i imran 104) bu topluluk, bu yolda “hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadıkları” (maide 54) gibi, yeryüzündeki bütün “fitne kalkıp din yalnız Allahın oluncaya kadar” (enfal39) zalimlerle mücadele eden hak taraftarlarının liderliğini de üstlenmişlerdir.

Allah (c.c.) böyle olan ulemaya itaati Kendine (c.c.) ve Resulü’ne (s.a.a.) itaat ile bir tutmuş (nisa 59) ve zaferi bu ulema ve onları takip eden “hizbullahi” kitleye mahsus kılmıştır. (maide 56)

Bu ulemanın en büyük görevi “iktidara geldiklerinde yeryüzünde ekini ve nesli yok etmeye” (bakara 205) çalışan zalimlere karşı mücadele edip, Allah’ın(c.c.) “zalimler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini görecekler” (şuara 227)ayetinin tecellisi için tüm mazlumlarla birlikte çaba harcamaktır.

Elbetteki İmam Ali’nin (a.s.) değindiği ulemanın dışında, küfrün uşağı olan ve zulmün bekası uğruna “…kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değiştirenler” (bakara 174) bel’amlar ve “ağızları ile nuru söndürmek isteyen” (saf 8) zalimler ordusunun kitap yüklü merkepleri de karşı cepheyi oluşturacak ve her tür hile ve desise ile müminleri yoldan çıkarmaya çalışacaklardır. Böylelerine “Yeryüzünde fesad çıkarmayın!” denildiği zaman ise: “Biz ancak ıslâh edici kimseleriz” derler.” (bakara 11) oysa “onlar bozguncuların ta kendileridirler” (bakara 12).

Günümüzde İmam Ali’nin (a.s.) bahsettiği hilafete talip olan hak cephesinin ulemasının, batıl cephesinin uleması ile olan savaşı, bu çağda hakkın en büyük zaferi olan İran İslam İnkılabı ile büyük şeytan ABD ve uşakları arasındaki savaşta tezahür etmektedir. Bir yandan İmam Humeyni’nin (r.a.) takipçileri olan İmam Hamaney’in hakka aşık uleması diğer yandan büyük şeytanın az bir bedelle satın aldığı, ilimlerini(!) halkı zalimlere karşı uyutmakta ve saltanatlarının devamını sağlamakta kullanan saray uleması veya “Amerikanci İslam”ın bel’amları.

Attığı her adımı hakk için atmakla mükellef olan müslümanların bu iki cepheyi iyi teşhis etmesi, dostunu düşmanını ayırt edip hakkın safında “kuşundan kenetlenmiş bir bina” (saff 4) gibi bir arada bulunma ve vahdet bilincine sahip olması gerekmektedir. Bugün artık bizleri hakk cephesinden uzaklaştıran, zalimlerin saltanatlarına dokunma gibi herhangi bir derdi bulunmayan ve zalim sistemlerin içine bizleri çekip onların çarklarından olmamızı sağlayan ulemadan beri (uzak) olduğumuzu ilan etme günüdür. Bugün emaneti ehline verme günüdür. Bu emanetin sahiplerinin sözlerinin aksine ısrarla hareket eden, bizleri vahdetten uzaklaştırıp, yönetimi zalimlerin eline bırakmayı dinden sayan, varlıklarının zulüm sistemleri için herhangi bir tehdit oluşturmadığı şii sünni tüm bel’amlardan kurtulup, İslam İnkılabı ve velayet eksenli vahdet ve diriliş günüdür….

siyasetmektebi.com

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 
Başa dön tuşu
Kapalı