Fatiha;5

“Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz”
“Abd”ın “mabud”unun rızasını kazanmak için yaptığı herşeyi içinde barındıran “ibadet” kavramı, hem bireysel hem de toplumsal yönleri bulunan ve bu yüzden bütün boyutları ile ele alınması gereken önemli bir kavramdır.
İnsanları ve cinleri yalnız kendisine kulluk etmeleri için yaratan Rabbimiz (c.c.), insanların kendileri gibi beşeri herhangi bir varlık karşısında boyun eğmelerini yasaklamış ve kendinden başka “mabud” olamayacağını bizlere bildirmiştir.
“Andolsun biz her ümmete “Allah ibadet edin ve tağuttan kaçının” diye bir peygamber gönderdik” (Nahl;36) diye buyuran Allah (c.c.) ibadetin asıl mahiyetini de bizlere açıklamış ve tağuttan kaçınmanın ibadetin kabul şartlarından biri olduğunu beyan etmiştir. Tağuttan kaçınmanınsa aynen namaz kılmadan önce necasetten temizlenme şartında olduğu gibi onu tamamen yok etme anlamına geldiği tefsir alimlerinin açıkladıkları hakikatlerdendir.
Bu yüzden namazlarımızın bütün rekatlarında tekrar ettiğimiz Fatiha suresindeki 5. ayette ibadet yalnızca Allah’a (c.c.) mahsus kılınmış ve bu ibadeti yerine getirebilmek için Allah’ın (c.c.) yardımının şart olduğu belirtilmiştir. Bunu açıklarken El Mizan tefsirinde Allame Tabatabai (r.a.) “yalnız sana ibadet ederiz” sözüyle kul, ibadeti kendine nisbet ediyor. Bu da derken varlık, güç ve irade bağımsızlığı olduğunu uyandırıyor. Halbuki kul, mülktür ve başkasının mülkü olan bir kimse bir şeye malik olamaz. Bu yüzden bu zannın ortadan kalkması için olsa gerek ardından hemen “yalnız senden yardım dileriz” buyuruyor. Yani…senin yardımın olmadan bunu yapamayacağımızın da bilincindeyiz” ifadelerini kullanarak Allah’ın (c.c.) emrettiği ibadetin ancak O’nun (c.c.) yardımıyla mümkün olabileceğini bildiriyor.
Bu noktada Şehid Seyyid Kutup’un Fizilal’de belirttiği gibi bu kul olma hali asıl hürriyetin,kullara ve kulların kurdukları sistemlere başkaldırmanın ilanıdır. “Evhamın esaretinden kurtuluş,kalıplaşmış köhne inançları yıkma hürriyeti…” Bu hürriyeti elde eden ve “yalnız Allah’a ibadet edip yalnız O’ndan yardım isteyen” bir müslüman, Allah’tan (c.c.) gayrisinin tahakkümünü red eden ve Allah (c.c.) nizamının kurulması için çabalayan bir ruh haline sahip olur.
Bahsi geçen ayetlerde çoğul kipi kullanılmasını Elmalılı gibi müfessirler “burada cemaat halinde bulunmanın faziletine işaret vardır” diyerek açıklarken aslında İslam’ın ibadetlerin tam olarak ikame edilmesinin ancak İslami bir gücün, cemaatin ve devletin teşkiliyle mümkün olabileceği hakikatini ortaya koymuş oluyorlar. O halde “yalnız Allah’a ibadet eden ve yalnız O’ndan yardım dileyenlerin” bu durumu sağlayacakları uygun bir ortam oluşturmaları ve bu ortamın oluşması için gayret göstermeleri her akıl sahibi için açık gerçeklerdendir.
siyasetmektebi.com