Gündem AnalizSon Yazılar

DİRENİŞ CEPHESİ “ALEVİ”DİR…

direniş cephesi alevidir

Bir tek söz katledilmek için yeterlidir zulmün çekirge sürüsü gibi talan etmek için saldırdığı topraklarda. Bir tek söz sarsar zalimlerin dünyalarını ve ahiretlerini ve bir tek söz karanlıktan aydınlığa çıkarır zihinleri vahşetin yüzündeki maskeyi kaldırarak. Geçmişin nurunu yansıtır bugüne ve yarasaları rahatsız eder bazen bir tek söz ki o sözde nice devrimler saklıdır anlayabilen için. Bir aslanın yiğitçe sırtlan sürüsünün yüzüne karşı söylediği bir tek söz alır bütün mazlumların öcünü bir gün vahşilerden. O söz ile Allah (c.c.) arasında perde yoktur çünkü aslan da olsa mazlumdur yüreği dağ gibi sağlam yiğit. Hangi rüzgar eğebilmiştir ki dağın başını kendi önünde, hangi tufan yerinden oynatmıştır yeryüzü sarsılmasın diye yere çakılan dağları? İşte böyle dağların doruklarında gizlidir şecaat, ihlas, iman ve onur.

Süfyaninin “eğitip donattığı”, İsrail’in tedavi ettiği sırtlanların topyekün saldırısı ile baş etmeye uğraşan Suriye’nin kahramanlarının, şehadetleri de ayrı bir destandır tıpkı direniş cephesinin diğer kahramanları gibi. En büyük cihadın zalimin yüzüne hakkı haykırmak olduğunu öğrendikleri Resulullah’ın (s.a.a.) yolundan gidenler için şehadet haykırılan hakkın arkasında gizlidir her dem. Ve her şehit bir define avcısı gibi arar bulur şehadeti yeri ve zamanı geldiğinde. Ya “yeryüzünden sileceğiz” sizi der, ya da “aleviyim” der korkmadan tıpkı İmam Hüseyin (a.s.) gibi. Hangi sözü söylerse söylesin şehit, o söz “Heyhat! Minezzilleh” olur yankılanır yezidlerin kulaklarında ve kaçar uykuları kan rengi dünyalarında. Kızıl, şehide yakışandır, çünkü Allah’ın (c.c.) boyasıdır. Varsın zalimler boyasın bu renge ne çıkar ki? Kan damardan çıkınca var olur bazen hayat. Damarında kan dolaşanların ölüdür çoğu zaman ruhları çünkü.

Sorduğu soru tıynetini ortaya koyar açtığında salyalar akıtan ağzın sahibinin. Şeytanın dili ile konuşur şeytanın çocukları doğal olarak ve ilk sözleri fitne, ilk adımları zulüm üzerine olur küfrün ocağında yetişmişlerin. “Allah-u Ekber” deselerde keserken mazlumların başını, kendi ilahlarının büyüklüğünü ilan ederler aslında ki bu ilah Allah (c.c.) değildir elbet. Rızklarını kim veriyorsa, kim yaralarını sarıyorsa, kimin emirleri doğrultusunda yaşayıp ölüyorlarsa, kim helallerini ve haramlarını belirliyorsa o dur onları ilahı. “Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. O’ndan başka ilah yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.” (Tevbe 31) Çünkü mazlumun ilahı olan Allah (c.c.) zalimin taptığı ilah değildir. Zaten zalim, nefsinden başkasına tapmaz ki nefsini kim besliyorsa onun uşağı olmak zalimin “kaderi”dir.

Aslında tüm bu katliamlar tesadüf eseri değildir. Darbe yiyenin darbe vurmak için ruhlara, özellikle yaydığı görüntülerdir izlediklerimiz ki korkup susalım ve içimize kapanıp dünyayı terk edelim dünyanın kullarına. Bunca kana, bunca işkenceye şahit edilişimiz bundandır. İzzet ile yoğrulmuş yüreğimizi zillet işgal etsin diye işgal edilmiş topraklarda çocukların kadınların ve mazlumların kafaları kesilmekte, ciğerleri dişlenmektedir. Dine ve mezhebe vurgu yapılarak ayrıştırılmak istenmektedir yeryüzü mazlumları hiçbir dine ve mezhebe mensup olmayanlar tarafından. Nefes alsın diye siyonizm kesilmektedir nefesi ümmetin. “Rahmeti gazabını aşmış olan” süfyaninin gazabının mazlumlara, rahmetinin ise zalimlere tecelli ediyor olması da bu yüzdendir. Bir tek kafirin burnu kanamadan, ümmetin potansiyelinin vahşilerin eliyle vahşice tüketilmesinin sebebi de budur. Çünkü batıl, hakkın olduğu yerde zuhur edemeyecektir ve batıl hakka düşmandır.

4 yılı aşkın bir süredir direnen Suriye’ye eklenen Irak ve Yemen’in vurduğu darbelerden dolayı kuyruk acısı yaşayan süfyani önderliğindeki zalimlerin, zulümlerindeki artışı anlamak zor değildir. Çaresizlik içinde oraya buraya saldıranların içine düştükleri yenilgi psikolojisi, olmayan ahlaklarından dolayı yeni vahşiliklerin de kapısını açacaktır bunu biliyor ve bekliyoruz. En akla gelmez işkencelere şahit olduğumuzu düşünüyorsak daha beterlerine de hazırlıklı olmamız gerekecektir. Çünkü karşımızda şeytanın kendilerinden beri olduğunu söyleyeceği zalimler ve kafirler var. Çünkü bu kafirlerin ve zalimlerin lügatında şefkatin yeri yoktur. İnsanlığın ve mertliğin yeri olmadığı gibi. Çünkü gücü maddiyatta bilen süfyani ve çetesinin kendilerini tatmin edebilmek için daha çok kana ihtiyacı vardır. Çünkü yeryüzünde ne kadar çok mazlum varsa o kadar çok yağmalanacak hayat vardır süfyaninin tayfası açısından. Sömürülsün diye yaratıldıklarını düşündükleri halkları sömürme görevinin kendilerine verildiğini düşünen siyonizmin çocuklarının nefislerini dizginleyecek herhangi bir ahlaki alt yapıları yoktur çünkü. Bu yüzden bunca şahit olduklarımızın bu ahir zamanda daha da şahit olacaklarımızın yanında pek bir şey ifade etmeyeceğini düşünüyoruz ki “Allah’ın yardımı nerede”(Bakara 214) diye soran peygamber ve yarenlerinin “sırtlarının demir taraklarla tarandığını” öğrenmiştik Resulullah’tan (s.a.a.).

“Allah’ın (c.c.) yardımı yakındır”(Bakara 214). Biliyoruz ki zulüm şiddetini ne kadar çok arttırırsa o kadar çok yok oluşa yaklaşıyor demektir. Biliyoruz ki “mazlumun öç alacağı gün zalimin zulmettiği günden şiddetli olacaktır”(İmam Ali a.s.). Biliyoruz ki gece en çok şafak yaklaştığında kararır. “Her zorlukla beraber bir kolaylık olduğuna”(İnşirah 5) iman etmişiz. “Kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır”(Saff 8) ve “zalimler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini görecekler”(Şuara 227) eminiz. “Günahlarını arttırsınlar diye kafirlere mühlet veren Allah’ın”(Al-i İmran 178) “intikam sahibi olduğunu da”(İbrahim 47) biliyoruz. Bu yüzden “üzülmüyor, gevşemiyoruz. İman ettiğimiz için galip gelecek olanın bizler olduğumuzu”(Al-i İmran 139) öğrendiğimiz Rabbimizden “sabır ve namazla yardım diliyoruz”(Bakara 153)

Bu yüzden bu zulüm ve vahşet tufanının bir sonu olacağına ve hakkın batılı yenip yeryüzünü zemheriden kurtaracağına imanımız tamdır. Bir bir toprağa düşen kardeşlerimizin ayrılığı ve maruz kaldıkları işkenceler yaksa da yüreğimizi, şehit kanları ile beslenen toprakların meyve vereceği baharın özlemi ve hayali ile yaşıyoruz. Bir gün yek vücut olup kalkacağımız kıyam ile bizlere uzanan elleri keseceğimiz günlerin şafağında olduğumuzu hissediyoruz. Ümmet olarak teheccüde kalkmışsak da “yakın olan sabahın”(Hud 81) namazını cemaatle kılacağımıza ümidimiz tamdır. İmamımızın adaletinden şüphemiz yoktur, tüm necasetlerden temizlenmek için var gücümüzle çabalamaktayız ve niyetimiz halis, kıblemiz doğrudur. Kıraatimiz tam ve eksiksiz olarak hak kelamını dile getirmekte, rükumuz bükülmüş belleri, secdemiz eğilmiş başları zilletin esaretinden kurtarmaktadır. Biz “Allah’ın ipine”(Al-i İmran 103) topluca sarıldığımız için Allah’ın (c.c.) yardımını umanlarız ki “Allah dinine yardım edene yardım edecektir”(Muhammed 7) ki bundan eminiz.

O halde zalimlere haykırıyoruz, biz direniş cephesi olarak kürdüyle, türküyle, şiisiyle, sünnisiyle, hristiyanıyla, müslümanıyla “Aleviyiz”. Çağın Alisinin safındayız. Ceddinin hem ismini hem şecaatini, imanını, ihlasını, şefkatini ve öfkesini almış olan Ali’nin takipçileriyiz. Biz direniş erleri olarak zalimin karşısında Ali’nin safında olanlarız. Ali’yi seven bir dağ bile olsa musibete uğrayacağı için musibetlere hazırlamışız kendimizi. Siz saldırdıkça artar imanımız. Ali’yi ancak mümin seveceğinden ve Ali’ye ancak münafık buğzedeceğinden Ali’ye olan kininizi anlıyoruz. Sizin kininizden bin kat fazla imanımız var bizim Ali’ye. Ali’dir hak yolunun rehberi ve Ali’dir ümmetin sığınağı. Ali’dir Muhammedi (s.a.a.) nurun meskeni, Ali’dir bugün mazlumların ümidi. Allah (c.c.) Ali’ye dost olana dosttur ve düşman olana düşmandır ve Allah (c.c.) Ali ile savaşanlarla savaşandır.

Evet… Hepimiz “Aleviyiz”. Hepimiz şerefin, izzetin, kahramanlığın, ihlasın, imanın ve sabrın dergahının talebeleriyiz. Hepimiz din, dil, ırk, mezhep gözetmeksizin kardeşiz ve mazlumların yardımcılarıyız. Bilmeyenler öğrensin, bilenler anladı zaten…

siyasetmektebi.com

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 
Başa dön tuşu
Kapalı