“DEMİRE” İHTİYACIMIZ VAR…

Bir iki gün önce haberlerde bir vatandaşın ıspanak ve mandalina çaldığına(!) dair haberler yayınlandı ve bazı kardeşlerimiz bu haberlere yönlendirdikleri eleştirilerle (doğru olsalar bile olayın sadece bir yönüyle ilgili olduklarından yeterli değillerdi) bu olayın bir boyutuna odaklanarak içine düştüğümüz halimizi gözler önüne sermeye çalıştılar. Eleştirilerin temeli milyarlarca doları hem de öyle gizli saklı olarak değil, alenen ve gayet pişkince gasp edenlerin bulunduğu bir coğrafyada, ıspanak ve mandalina çalan(!) bir vatandaşın haber bültenlerine konu edinmesiyle ilgiliydi.

Aslında “haberler” adlı bilumum uyuşturucudan ve hatta tv kanallarındaki gayri ahlaki birçok programdan çok daha tehlikeli olan, o ahlaksızlıkları izlemeyerek kendini koruduklarını zannedenlerin zihinlerini iğfal eden, hakikatlerin üzerini kapatıp gayet ciddi ve resmi bir üslupla hakkı batıl, batılı hak diye tanıtan ve izleyenleri düşünme zahmetinden kurtarıp papağanlara dönüştüren dezenformasyon araçlarından farklı bir eylem beklemek çalışan akla ve mantığa zaten sığmazdı.

Ayrıca bu kanalların ve haber diye halka sunulacak olanları tespit edip hazırlayanların, o itiraz ettiğimiz milyarları gasp edenlerin “malı” olduğunu bildiğimizden, bu tür bir perdeleme hareketine şaşırmak da bize yakışmazdı. Hele ki içinde bulunduğumuz mücadele dünyasında görüp, duyduğumuz ve yaşadığımız onca saptırma, yönlendirme, demagoji, ajitasyon ve gizleme operasyonlarına bu kadar maruz kalırken, “böyle bir haberi bunlar niye verir ki?” türünden sorular sormak bizim için abesle iştigaldir ama tüm bahsettiğimiz bu yumuşak ve fikri saldırıların farkında olmayanları uyandırmak için de ne yazık ki gerekli tepkilerdir.

Fakat daha önce de bahsettiğimiz gibi “niye ıspanak ve mandalina çalan gündemde oluyor da niye diğerleri gündemde değil?” eleştirisi konunun sadece bir boyutuyla sınırlı kalması münasebetiyle yeterli değildir. Mesela bir insanın neden ıspanak çalmak(!) zorunda kaldığı da sorgulanmalıdır. Hepimiz iyi biliriz ki ıspanak, sevenleri için bile yokluğunda “çalmaya” değecek bir yiyecek değildir. Hadi diyelim ki marketten geçerken bir mandalinayı nefsine uyarak bir vatandaş alıp yedi ama ıspanak böyle bir yiyecek de değil ki, o vatandaş neden onu “çalmak” ihtiyacı hissetti?

“Çalıyorlar ama çalışıyorlar” cümlesinin zakirlerinin, rahat evlerinde oturup izledikleri tv programları ile tatmin ettikleri dünyalarını ve sonrasında “Peygamber s.a.a. bir hurma ile gününü geçirirdi” diyen otel sahibi rektörlerini izleyerek kurtardıkları(!) ahiretlerini, hakla batılı birleştirerek bir araya getirenlere ve kitabın bir kısmına inanıp(!) bir kısmını inkar edenlerin fetvalarına uyarak her türlü haramı meşru kılanlara olan sadakatlerinden dolayı pireyi deve görüp deveyi hiç görmeme huyları, onlara bu soruyu sordurmaz. 

Belki de tarihte ıspanak ilk kez bu devirde hırsızlığa konu olmuştur ama atalarının dinine, Allah’ın emirlerine aykırı da olsa tabi olanların bu garabet umurlarında bile değildir. Onlar “diriliş”i de “kuruluşu” da filmlerde aradıkları için, gerçek hayatlarını o filmlerin “hollywood da bile bulunmayan” artistlerinin hiç önemsemedikleri figüranları olarak geçirmeye mahkumdurlar.

İşte tüm bu sebeplerden bu tiplerin dini, milyarların gasp edilmesini helal ama bir kilo ıspanağın çalınmasını(!) ise haram bilir. Tıpkı yahudilerin helak olmasına sebep olduğu gibi “güçlü” olanların işledikleri günahları meşru bilip cezalandırmaz, güçsüz olanların ise en ufak hatalarını(!) ise bağışlanmaz suçlar olarak telakki ederler. Çünkü daha önceki yazılarımızda değindiğimiz gibi bunlar Allah’a c.c. değil güce taparlar. Güç bunların yegane ilahıdır ve gücü somut olarak ellerinde tutanlar secde edilmesi gereken ilahlardır. O güç bunların eline geçse aynı zalimliği yapmaktan asla çekinmezler. Yegane ütopyaları sarayda yaşamak olduğu için orada yaşayanlara gıpta ederler ve itaati farz bilirler.

Bu haberin irdelenmesi gereken bir diğer boyutu ise kendisinden belki de en fazla bir kilo ıspanak ve mandalina çalan(!) birini şikayet eden veya en azından kamera görüntüleri ile ifşa eden esnafın(!) tutumudur. Daha önce de bahsettiğimiz gibi ıspanak sırf keyf olsun diye çalınacak bir yiyecek değildir. Normal bir vicdana sahip olan bir “insan”, biri ıspanak çaldıysa(!) onu arar bulur ve elinden geldiğince yardım eder. Ekmek çalmak da aynıdır. Birileri ekmek, ıspanak vs. çalıyorsa o toplumda yanlış giden bir şeyler vardır. O toplumda bu bahsettiklerimizi çalanlar değil onları bu duruma mecbur edenler ile bu durumu onaylayanlar suçludur.

Belli ki habere konu esnafımız(!) da gerekli ahlaki(!) eğitimlerini gerekli mercilerden almış, hırsızlığa(!), gasba(!), soyguna(!) ve haksızlığa(!) tahammül edemeyen biriymiş. Sadece bir kusuru varmış o da büyüğü göremeyip küçüğü görmesiymiş. Muhtemelen faize, içkiye, kumara, fuhşa müsade edip çalıp çırpmayı meşrulaştıranların, din-i mübini hakim kılmak için akıttığı gözyaşlarına öylesine râm olmuş ki, böyle ıspanak vs. çalan vatan haini hırsızlara tahammülü yokmuş.

Neyse, ıspanak çalan vatandaşımızın belki de kedisinin de farkında olmadan işaret ettiği bir noktayı da biz beyan ederek yazımıza sonlandıralım; hepimizin demire ihtiyacı var. Bir şekilde demir eksikliğimizi gidermemiz ve güçlenmemiz gerekmekte. Ki yeryüzünde ilahi adaleti sağlama, mazlumun hakkını zalimden alma gücümüz olsun. Öyle bir güce sahip olalım ki Allah’ın c.c. yarattığı arzda O’ndan c.c. başkasına secde edilmesin, O’nun c.c. hükümlerinden başkasına itaat edilmesin ve hiç kimse ıspanak çalmak zorunda kalmasın. Açlıktan kimsenin gözyaşı akmasın. 

Demir, kitap ve mizan kadar ihtiyaç duyduğumuz temel gereksinimlerimizdendir gerçekten de. Bu yüzden Allah c.c. buyuruyor ki “Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve ‘insanlar adaleti ayakta tutsunlar’ diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan ‘demiri indirdik’…”(Hadid 25). Hakikaten demirin insanlar için çok “çeşitli” yararları vardır. Bakın, İslam İnkılabı “demiri” elde ettiği için yeryüzü mazlumları nefes almaya başladı. Darısı bizim başımıza…

siyasetmektebi.com